“Kadın cinayetleri ülkemizin çözülemeyen toplumsal bir sorunu haline gelmiştir” diyen Başkan Ömer Günel, kadına yönelik şiddetle mücadelenin merkezi ve yerel yönetimlerin kararlılıkla yürüteceği bir iş birliği ile mümkün olduğuna dikkat çekti.
Başkan Ömer Günel, Kuşadası’nda eşi tarafından vurularak öldürülen Nebahat Dildöken ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamasında “Kuşadası’nda gencecik bir kadın, eşi tarafından hayattan koparıldı. Nutkumuz tutuldu, diyecek söz bulamıyoruz. Kadın cinayetleri ülkemizin çözülemeyen toplumsal bir sorunudur. Bir hukukçu olarak yaşanan bu olayın takipçisi olacağım. Hayatını kaybeden Nebahat’ın mekânı cennet olsun” ifadelerine yer veren Başkan Ömer Günel, işlenen her kadın cinayetinin sosyal yaşamda derin yaralar ve travmalar açtığını vurguladı.
“ŞİDDETLE MÜCADELE KARARLILIKLA MÜMKÜNDÜR”
Bir ‘insan hakkı ihlali’ olan kadına yönelik şiddetin ulaştığı son noktanın kadın cinayetleri olduğunun altını çizen Başkan Ömer Günel, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Kadına yönelik şiddet, mevcut toplumsal cinsiyet algısı nedeniyle ‘yaşam hakkı ihlali’ noktasına gelmiştir. Kadına yönelik şiddetle mücadele, merkezi ve yerel yönetimlerin kararlılıkla yürüteceği bir iş birliği ile mümkündür. Kentlerin ve ülkelerin sınırlarını aşarak küresel bir sorun haline gelen kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ile mücadelede en önemli ve kapsamlı uluslararası sözleşme, 45 ülke ve Avrupa Birliği’nin katılımıyla imzalanan İstanbul Sözleşmesi’dir. Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme amacıyla temel standartları ve devletlerin yükümlülüklerini belirleyen ve ironik bir biçimde ‘İstanbul’ adını taşıyan bu uluslararası belgeden bir gecede çekilme kararı alan merkezi hükümet, can güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu kadınları adeta kaderine terk etmiştir. Kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli unsurlar kararlılık ve sürekliliktir. Merkezi hükümet bu konudaki iradesini kararlılıkla ve acilen ortaya koymalıdır. Aksi takdirde geleneksel aile yapısına ve değerlerine karşı olduğu gerekçesiyle çekilme kararı aldıkları İstanbul Sözleşmesi değil, asıl her geçen gün artan kadın cinayetleri sevgi, saygı ve karşılıklı anlayışa dayanması gereken aile yapısını geri döndürülemez bir zarara uğratacaktır.”