Genel

Öküzün Altında Buzağı Aranmaz!

Abone Ol


Şimdilerde yaşandığı üzere, kapitalizmin yaldızlarının döküldüğü dönemlerde kapitalizmi ıslah etme ve insani kılma arayışı gündeme gelir. Düzeni devam ettirme, alternatif düzen olasılığını etkisiz kılma çabasının ürünüdür bu. Özellikle düzen sahipleri pompalarlar bunu. Halkı düzenin iyileştirilebileceğine, insancıllaştırılabileceğine ikna etmeye koyulurlar. Yeter ki, düzenin değişmesi gerektiği fikri yerleşmesin isterler halkın kafasına.

Kapitalizm özü ve doğası gereği bir sömürü sistemidir ve vahşidir. Kimi dönemlerde artar bu sömürü ve vahşilik, kimi dönemlerde de azalır. Kimi ülkelerde sömürü aşırı iken, kimi ülkelerde ise görece düşüktür. Her ülkede ve dönemde halkın yaşam ve çalışma koşulları aynı değildir çünkü. Adaletsizliklerin ayyuka çıktığı dönem ve ülkeler olduğu gibi, azaldığı dönem ve ülkeler de vardır. İki temel nedeni vardır bunun. Birincisi, sürmekte olan sınıflar mücadelesi ve güçler dengesidir. İkincisi de, kapitalizmin eşitsiz ve kutuplaştırıcı gelişimidir.

Sömürülen kesimler mücadele ettiğinde bazı haklar elde edebilir ve sömürünün oranını azaltabilirler. Dolayısıyla kapitalizm koşullarında yaşam ve çalışma şartlarını görece iyileştirebilirler. Böylece kapitalizmin vahşi yüzü yumuşar bir parça!  Unutulmamalıdır ki, canla başla verilen mücadelelerin sonucudur bu. İşçi sınıfının mücadelesi gerilediğinde ve ilk fırsatta sömürücü sınıflar vermek zorunda kaldıkları haklara göz dikerler. Sömürünün katmerlenmesi için kaçınılmazdır bu. Nitekim böyle olmuştur ve olmaktadır dünyada.

Özellikle, 1945 sonrası oluşan iki kutuplu dünya, yani Sovyet sosyalizminin varlığı koşullarında önemli sosyal ve ekonomik haklar elde etmiştir emekçi kesimler. “Sosyal Refah Devleti” olarak tanımlanan devletler ortaya çıkmıştır bu dönemde. En başta, emekçilerin verdiği sendikal ve siyasal mücadelenin ürünüdür bu. Diğer yandan, sosyalist ülkelerde yaşayan emekçilerin sahip oldukları sosyal ve ekonomik haklardan dolayı kapitalist ülke emekçilerinde sosyalizme yönelik bir kayış olmaması adına verilen tavizlerdir bunlar. Başka deyişle, patronların sosyalizm korkusunun ürünüdür. Sosyalizmin 1991 yılındaki çözülüşünden itibaren de “sosyal refah devleti” yara almaya başlamıştır. Başka deyişle, anılan sosyal ve ekonomik haklara saldırı başlatılmıştır. Çünkü sermaye sınıfı için “sosyalizm kâbusunun” kalktığı koşullarda emekçilere tanınan hakların bir anlamı yoktur artık. İskandinav ülkeleri de dâhil olmak üzere tüm Avrupa’da yaşananlar somut göstergesidir bu gerçeğin. Dünya çapında neoliberal politikalar gündemdedir artık. Sermayenin engel tanımadığı, ortaklaşa olanın yıkıldığı, her şeyin paralılaştırıldığı bir süreçtir bu.

Öte yandan, kapitalizm eşitsiz gelişen bir sistemdir. Gelişmiş, emperyalist kapitalist ülkeler olduğu gibi az gelişmiş, bağımlı kapitalist ülkeler de vardır sistem içinde. Sömüren ve sömürülen ülkeler başka deyişle. İşte, bu sömüren, emperyalist ülkeler kendi ülkelerindeki emekçi sınıflara “sus payı” adı altında bir kaynak aktarabilmektedirler. Gelişmiş kapitalist ülkelerde emekçi halkın sahip olduğu sosyal ekonomik hakların diğer nedeni de budur. Velhasıl, bazı ülkelerde oluşmuş “sosyal refah devletlerinin” kaynağında bile başka ülkeleri ve halkları boyunduruk altına almak ve sömürmek vardır. Bunun neresi insanidir ki?

Şu gerçeği de ifade etmeli: Sosyal Refah Devleti oldukları varsayılan emperyalist ülkelerin dev şirketleri sömürüyü artırmak için, yatırımlarını işgücünün ucuz ve güvencesiz olduğu bağımlı ülkelere taşımaktadırlar. Dev şirketler için esas olan azami sömürüdür çünkü. Bu olgu da, anılan emperyalist ülkelerdeki işsizliği artırmakta, emekçilerin sahip oldukları hakları tehdit etmektedir. Kapitalizmde “insanilik” ve “sosyal devlet” olsa olsa geçicidir. Tarih bunu göstermiştir.

Kapitalizmin iyisi kötüsü olamaz. Kapitalizm bir bütün olarak vahşidir. Korona günlerinde yaşananlar tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarmıştır bunu. Gelişmiş ve sosyal denilen kapitalist ülkelerde yaşananlar ortadadır. Sömürünün insanisi mi olur zaten! Vahşi olmayan bir kapitalizm arayışı öküzün altında buzağı aramaktır!

Sol, kapitalizmi ıslah etme değil, ortadan kaldırma programıdır. Velhasıl antikapitalisttir.