Siyasetin millete hizmet amacının dışında güç elde etme ve zenginleşme aracı olarak kullanıldığını biliyoruz. Kullanılan siyaset dilinin çok çirkin olduğunu ve ülkem insanları arasında yaşanan derin kırılmanın nedeni olduğunu da biliyoruz.
Demokraside siyasi ahlakın ayrılmaz bir parçası da siyasi sorumluluktur.
Bugün Türkiye siyasetinde çatışmacı bir anlayış hüküm sürüyor. Buna göre mevcut iktidarın işlevi bütünleştirici ve birleştirici olmak değil, iç ve dış düşmanlar yaratarak seçmeni milli duyguları istismar ederek zinde tutmaktadır. Söz ve pratiklerinden dolayı hiç bir bedel ödemek zorunda olmayan siyasetçiler, birbirlerine serbestçe atıp tutabiliyorlar, geçmişte yakışık almayacak tavırların normalleşmesine yol açıyorlar.
Mevcut siyaset memleket havasını bozmakta, Ülke iklimini zehirlemektedir. Siyasi ahlak yasası mümkün olan en kısa zamanda mutlaka çıkarılmalıdır. Devlet yönetiminin bilgisiz, niteliksiz, liyakatsiz kadrolara teslim edilmesinin günahı siyasetindir. İşin adamını bulmak yerine adama iş bulma mantığı Devlet çarkını işlemez hale getirmiştir. Yetkililer bilgisiz, bilgililer yetkisizleştirilmiş...
Türkiye, tarihinin en önemli seçimine doğru gidiyor. Bu kritik dönemde bütün toplumlarda olduğu gibi, toplumumuzda Devletin yapısı ve yönetimi hususunda konuşmak, eleştiri yapmak ve sorunlara çareler üretmek olağandır.
İnsanların, yaşadıkları Ülkenin kim tarafından, nasıl yönetilmesi gerektiği hususunda az ya da çok söyleyecek sözleri vardır. Toplumlarda yöneten ve yönetilenler olduğu müddetçe yönetilenlerin, kendilerini yönetenler ve yönetim biçimi hakkında konuşmaları, beğendiklerini övmeleri, beğenmediklerini yermeleri doğaldır. Bölücülük ile terörize edilmemeli eleştirmen.
Son yılların en ciddi sorunu, siyasilerin söylem ve üslubundaki ahlak sınırlarını zorlayan ifadelerdir. Bu sorun aşağı doğru tüm teşkilata, medyadaki sözcülere ve halka da yansır.
Küfür ve hakaretleri yarıştırmak değil, siyasi ahlakı korumak için hemen bir mekanizma kurulmalıdır. Bu mekanizmanın nasıl kurulacağına, kimlerden oluşacağına bir şekilde karar verilir. Yeter ki buna niyet edilsin. Dürüst olalım, başta iktidar olmak üzere siyasi partiler böyle bir mekanizmayı kurmaktan çekinir. Zira ortalama ahlaki normları baz alan bir mekanizma bile adil karar verdiğinde, sonuçlarına katlanamayacağını bilirler.
Derdi olan bu soruyu sorar, sonra da çözüm bulmaya çalışır. Parti teşkilatlarının ilk baktığı yer liderler, parti büyükleri, yöneticilerdir. Onlara göre hiza alırlar, onlara benzemeye çalışırlar. Her siyasinin ağzından çıkan lafa dikkat etmesi gerekir.
Parti liderleri siyasi ahlakı koruyacak, yüceltecek bir mekanizmaya ön ayak olsun, bakın bakalım medyada, teşkilatlarda herkes nasıl hizaya giriyor ve kendine çeki düzen veriyor.
Herkes birbirini suçlayacak, kavga, gürültü olacak, sonra gündem değişecek, unutulacak ve bir gün bu ahlaksız küfürler yeniden edilecek. Sonra herkes birbirini suçlayacak, kavga gürültü devam edecek...