CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında “Buhrandan Çıkış” başlığı altında 16 madde önerdi.
Peki, bu 16 madde buhrandan çıkarır mı emekçi halkımızı? Daha önemlisi şu: Ekonomik buhranın kaynağı nedir?
Evet, ülkemizde ekonomik ve siyasal bir bunalım olduğu açıktır. Önümüzdeki günlerde de artması muhtemeldir bunun. Lakin buhran dünya çapındadır ve kapitalizmin bunalımıdır bu. Kapitalist ekonomi gerek ülkemizde gerekse dünyada ciddi sorunlar çıkarmıştır ortaya. Dahası, bu sorunları çözme yetisi olmadığı gibi, insanlığa da herhangi bir vaat sunamamaktadır.
Buhran kapitalist ekonominin işleyişinin kaçınılmaz ürünüdür. Salt “saray ekonomisinden” bahsetmek, kapitalist ekonomiyi görmezlikten gelmek isabetli değildir. Tüm kötülüklerin kaynağı olan kapitalizmi ve onun sahiplerini aklamaktır bu. Ülkedeki derin servet eşitsizliğinin, işsizliğin, çevre tahribatının, geleceksizliğin kaynağında ne vardır? Kuşkusuz AKP iktidarı döneminde artmıştır anılan sorunlar. Ve ortaya çıkan buhranda önemli payı vardır AKP’nin. Ne var ki, salt saraya odaklanmak, ekonominin asıl efendilerini unutmak ve unutturmaya çalışmaktır halka. Kimler midir ekonominin asıl sahipleri? TÜSİAD ve MÜSİAD patronları tabii ki! Bu sermaye gruplarını hedef almayan bir paketin ülkemiz emekçilerini bunalımdan çıkarması mümkün olabilir mi? Dahası, sömürücüleri alaşağı etmeden sömürülenleri kurtarabilir misiniz?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı paket açıkça düzen içi niteliktedir. Mevcut sömürü düzenini temelden değiştirmeyi hedefleyen bir yanı yoktur. 16 maddede ifade edilenin benzeri bir paketi patron örgütü olan TÜSİAD’ın ortaya koyması da mümkündür pekâlâ! Bu anlamıyla, sermaye düzenini rahatsız edecek, daha doğrusu sorunun temeline işaret eden ve dokunan bir yanı yoktur anılan paketin.
Açıklanan 16 maddede kamuda israfa son verileceği belirtilmektedir. Tabii ki değerlidir bu. Zira AKP iktidarı, kamu kaynaklarını hoyratça savurmakta ve yandaşlarını zengin etmektedir. Kamu yararıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, israf niteliğinde ciddi harcamaları vardır iktidarın. Lakin kamudaki israfa son vermek buhrandan çıkış için yeterli değildir. Piyasa ekonomisinin saymakla bitmez israflarını ne yapacağız peki? Esasen kamu ekonomisi, başka deyişle özelleştirilmiş olan kuruluşların tekrar kamulaştırılacağı bir ekonomi buhrandan çıkarabilir ancak bizi. Piyasa ilişkilerinin egemen olduğu, kamuculuğa dayanmayan bir ekonomide bunalımdan çıkış mümkün değildir. Sahi, ülkemizi ekonomik buhrana sürükleyen, kaynakların bir avuç şirkette toplandığı piyasa ekonomisi değil miydi?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun basın toplantısında, “sağlık piyasalaştırılamaz” deniyor. Katılmamak mümkün değil. Evet, sağlık, üzerinden para kazanılacak, parayla alınıp satılacak bir hizmet olamaz. Lakin açıklamada, “bu özel hastanelerin açılmayacağı anlamına gelmiyor” diye de ekleniyor! Özel hastanelerin varlığı sağlığın piyasaya açıldığı anlamına gelmiyor mu zaten? Özel hastaneler varsa, üzerinden para kazanılacak bir hizmet vardır ortada. Bu da, sağlığın bal gibi piyasalaştırılmasıdır. Belirtmek gerekir ki, buhrandan çıkışın bir yolu da; sağlık, eğitim, ısınma, aydınlanma gibi temel hizmetlerin tümüyle kamu eliyle ve ücretsiz sunulmasıdır. Başka deyişle özel sektöre ve piyasaya kapatılmasıdır bu alanların. Yaşanan bunalımın önemli bir nedeni de, anılan hizmetlerin piyasanın elinde parayla alınıp satılmasıdır çünkü.
Kemal Kılıçdaroğlu, söz konusu açıklamasında, “IMF ile yeni düzen netleştirilmelidir”, “IMF ile ilişkiler kesilecekse…” diyor. Kimdir IMF? Uluslararası şirketlerin kuruluşudur. Emperyalist merkezlere hizmet eder. Tabiri caizse, tefecidir. Ülkemiz ekonomisinin bağımlılığının, yaşanan ekonomik buhranın kaynağında, ülkemizdeki çıkar ortaklarıyla birlikte bahsedilen emperyalist şirketler yok mudur? Özelleştirmeleri, yani kamu ekonomisinin çökertilmesini dayatan ve bundan çıkar sağlayan onlar değil midir? Velhasıl, IMF ve tüm emperyalist kuruluşlar ile olan ilişkiler kesilmelidir! Tereddüt edilecek, duraksanacak bir mesele değildir bu. Halktan yana ekonominin ve bağımsız bir ülkenin inşasının yolu buradan geçer çünkü.
Özetle, kamu ekonomisi kurmayı amaçlamadan, ülkenin zenginliklerine çöreklenmiş TÜSİAD ve MÜSAİD gibi büyük sermaye gruplarını hedef almadan, başka deyişle son derece adaletsiz mülkiyet ilişkilerine dokunmaksızın yaşanan buhrandan çıkılamaz.
Açıklanan paket, sermaye sahiplerine, “biz ekonomiyi daha iyi yönetiriz” mesajıdır bir bakıma.