Küçükken büyüklerimizden çok sık duyduğumuz “ Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır ” sözünü büyüdükçe daha çok anlamıştım. Dün “ bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olduğu” dünyada acaba bugün insanın kadr-ü kıymeti nedir? Tacı fincana giydireli beri kahveyi sunan eller unutuldu. Kahvenin kırk yıllık hatırı kuma yazılan yazı kadar ömür süremedi.
Dünyaya hatır, gönül nedir ki diye kör düğümler atıldı. Dün “ valla hatırım kalır” diyenlere karşı boyunlar bükülür, diller susar, hatta akan sular dururdu. Hatıralar sıcacık taptaze kalır, yüreğimizde tahtlar kurardı. Maddi değeri ne ki manevi değeri benim için çok büyüktür diye düşünülür, en güzel yerlere konurdu. Kalplerde açılan gonca gül, kafesteki bülbüldü hatıralardaki hatırlar. Eskimezdi, silinmezdi, hatta dedenin bir kahvesini içtim ya da babanın bir fincan kahvesini içtim hatırı var! Sözü geçerdi.
Zaman denen kuşun kanatlarına takılan her şey uçup gitti. Hayal oldu her şey. Her gidişin ardından acı ve özlem yudum yudum yudumlandı. Gözler inci taneleri gibi yaşlar akıttı ve buz gibi dondu, ağızlar kilitlendi, geçen günler her şeyi silip süpürdü. Ve bezimiz öyle bir tarakla tarandı ki iyilik duyguları tarağın dişlerinde takıldı kaldı.
Hatır ile Gönül, eskimez dediklerimiz eski diye kenara itildi. Pahalı hediyeler ucuz hatıra oldu. Altın oldu bu hediyeler, gümüş oldu, kehribar oldu ama gönüllerde taht kuramadı. Hatır gönül kalmadı. Şimdi hasretle yollara bakıyoruz. O yollardan geçip gidenlerden ne bir iz ne bir işaret yok göremiyoruz. Galiba o yolları başka yollar, o izleri de başka izler silip süpürmüş yok etmiş. Şimdi patika yollar, cadde olmuş, asfaltlanmış. Ne bir diken, ne bir çalı, ne de bir taş kalmış. Her şey çok güzel olmuş. Ama .....
Ama madde dünyasındaki her şey o gösteriş, manevi dünyamızı yıkmış, mahvetmiş, harabeye çevirmiş. Yollar genişlerken, gönüller daralmış, diken, çalı, taşla dolmuş. İnsan bunları düşünürken Hatır ve Gönül’e el etmeden durabilir mi? Gizli gizli “ GEL “ diye el edelim, umut dolu gözlerle, tomurcuklarımızı sulayalım. Hatıralara, hatır gönül kırmadan sahip çıkalım gülen yüzlerle. Ve en kolay kazanılan değerin insan gönlü olduğunu unutmayalım. Yeter ki gönül almasını bilelim. Siz siz olun hatır sormayı, gönül almayı sakın unutmayın. Hatırlanıp aranmış olmak hatırlanan aranan kimse için dünyalara bedeldir.
Emin olun ki en pahalı hediyelerden daha değerlidir. Kahve kadar huzur veren, hatır bilen insanlara çıksın yolumuz. Çıksın ki sıcaklığı 40 yıl kalsın.
SEVGİYLE KALIN.
FERİDE ÇANTAL
[email protected]

Editör: TE Bilişim