Dünyada ve Türkiye’de birinci ölüm sebebi kalp hastalıkları. Peki en yaşamsal organımız olan kalbimizi hastalıklardan nasıl koruyabiliriz? Kimler risk altında? Ne tür tedavi yöntemleri uygulanıyor? Aydın’daki hastaneler kalp hastalıklarının tedavisi için yeterli donanıma sahip mi? Tüm bu soruların yanıtlarını Adnan Menderes Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ufuk Eryılmaz’la konuştuk.

Kalp rahatsızlıklarının türleri neler?

Doğuştan gelen kalbin delik olması veya  damarsal yapıların normal anatomik yerlerinde olmamasıyla ilgili rahatsızlıklar var. Yaş ilerlediğinde ise, 40-45’i geçtikten sonra koroner arter hastalığı dediğimiz kalp damarlarının daralması veya tıkanmasına bağlı hastalıklar peyderpey gelmeye başlıyor. Ne kadar erken gelecekleri ise hastanın risk faktörlerine bağlı

Kimler risk altında diyebiliriz?

En başında genetik var. Ailenizde kalp hastası varsa, hastalıktan kaçamayabilirsiniz. Hipertansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolestrol hastası olmak, alkol yada sigara içiyor olmak riski artıran faktörler.



Türkiye’de en çok hangi tür kalp hastalıklarına rastlanıyor?

Kalp hastalıkları daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkan bir hastalık türü. Koroner kalp damar hastalığına ek olarak, yine sık görülen türler içinde kalp kapak hastalıkları ve kalp yetersizliği var. Aslında kalp yetersizliğine bir son durum hali diyebiliriz.  Kalbimiz damarlar,  ileti sistemi dediğimiz bir elektriksel sistem ve kalp kasından oluşan bir organ. Bu üçünün de hastalığı söz konusu olabiliyor. Ayrıca kalbimizin içinde kapaklar var ve kapaklardaki herhangi bir rahatsızlıkta kalp yetmezliğine neden olabilir.

Kalbimizi hastalıklardan nasıl koruyabiliriz?

En basitinden yürüyüşü, hareketi,  sporu önemsiyoruz. Haftanın minimum üç dört günü düzenli egzersiz yapmak çok faydalı. Hastaların diyetini kontrol etmesi, ağır yemeklerden kaçınması çok olarak, yine sık görülen türler içinde kalp kapak hastalıkları ve kalp yetersizliği var. Aslında kalp yetersizliğine bir son durum hali diyebiliriz.  Kalbimiz damarlar,  ileti sistemi dediğimiz bir elektriksel sistem ve kalp kasından oluşan bir organ. Bu üçünün de hastalığı söz konusu olabiliyor. Ayrıca kalbimizin içinde kapaklar var ve kapaklardaki herhangi bir rahatsızlıkta kalp yetmezliğine neden olabilir.

Kalbimizi hastalıklardan nasıl koruyabiliriz?

En basitinden yürüyüşü, hareketi,  sporu önemsiyoruz. Haftanın minimum üç dört günü düzenli egzersiz yapmak çok faydalı. Hastaların diyetini kontrol etmesi, ağır yemeklerden kaçınması çok önemli. Her organda olduğu gibi kalpte de belli bir yaşam disiplini gerekiyor. Tuza mesafe koymak, sigarayı bırakmak, alkolü mümkün olan en düşük dozda kullanmak  eğer tansiyon, şeker gibi hastalıklar varsa tedavisini mutlak surette yaptırmamız gerekiyor.

Başka hastalıklar yoksa tek başına stres bir risk faktörü müdür?

Kitaplarda stresle ilişkili  bir vurgu vardır ama çok ön planda tutulmaz oysa  koroner kalp damarlarının esas risk faktörleri olan genetik, yaş , diğer hastalıklar ( tansiyon ve kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı gibi vs.)  ve sigara her daim vurgulanır. Ama meslek hayatımdaki tecrübem bana gösterdi ki stres kalp hastalıklarında çok önemli bir faktör. Bu anlamda stresi önemsiyorum. Şunu vurgulamak istiyorum: Kalp hastalıkları kaba bir tarif. Bir çok türü olabilir.

Hangi kalp hastalıklarının ne gibi tedavi yöntemleri var?

Hastalığın türüne göre farklı tedavi yöntemleri var. Örneğin kalp damarları tıkanmışsa, anjiyo plasti işlemiyle stent veya balon yaparak damarları açıyoruz. Stent veya balonla açılamayacak hastalarda ise cerrahi yolla by-pass yapıyoruz. Kalp kapaklarında sorun varsa, fonksiyonunu yerine getiremez hale gelmişse, hem kapalı yöntemle, hem de açık yöntemle yapabiliyoruz. Ameliyatın çok riskli olduğu durumlarda  TAVI dediğimiz bir yöntem var. Kateter yolu ile aort kapağının değiştirilmesi. Kapak stent imal edilen bir parça, bu kapakçığı anjiyo yöntemi ile yerine yerleştirebiliyoruz, çok şükür ki sosyal güvenlik kurumunca da bu karşılanıyor. Şu an tıpta en popüler yöntemlerden biri.



Kalp pilleri hangi durumlarda takılıyor?

Kalp pilleri üç grupta inceleniyor. En basit olanları kalbin elektriği olmaması halinde kalbe elektrik desteği sağlayan piller. Kol saati büyüklüğünde bir yapı. Kablosunu kalbin içine saplıyoruz. Kablonun ucunu da köprücük kemiğine yakın cilt altına  gömüyoruz. Bir diğer türü ise ani ölüm riski yüksek olan hastalarda kullandığımız şok pili oluşturuyor. Üçüncü grup piller ise kalbe kuvvet sağlayan piller. İlk iki grubun özelliklerini de taşıyor. Bunlara senkron pili diyoruz. Hangi  hastaya hangi pilin takılacağını tetkiklerden sonra belirliyoruz.

 

Türkiye’de en çok hangi tür kalp hastalıkları görülüyor?

Türkiye’de en çok görülen koroner arter hastalıkları yani kalbin atardamarlarını besleyen damarların yaş, genetik, tansiyon, kolestrol ve şeker hastalığına bağlı olarak daralması veya tıkanması sonucunda kalp krizi geçirilmesi veya öncesinde teşhis edilen hastalıklar. Ülkelere göre bakıldığında ise yaşam koşulları ve alışkanlıklar kalp hastalığı türlerini de etkiliyor. Egzersizin yaygın olduğu kültürlerde bu tür hastalıkları daha az görüyoruz. Kimi ülkelerde kalp yetmezliğinin esas sebebi hipertansiyon iken bazılarında  ise koroner kalp damar hastalığı esas sebep olabiliyor. Sigara içiciliğinin yoğun olduğu, egzersizin olmadığı, insanların doktora ulaşmakta zorluk çektiği yerlerde koroner kalp damarları daha fazla görülüyor. Batıdan doğuya gidildikçe koroner kalp hastalıkları yerini daha farklı şeylere bırakıyor. Mesela batı ülkelerinde kolon kanseri doğu ülkelerine göre daha çok. Çünkü hazır gıdaların etkisi var. Doğu toplumlarında ise beslenme yetersizliği, enfeksiyon, hijyen gibi unsurlar var. Rahmetli bir hocamızın çok güzel bir sözü var: “Kalpten ölmezseniz, kanserden, kanserden ölmezseniz, alzeimerdan, alzeimerdan ölmezseniz de kemik erimesinden ölürsünüz.” İnsanlığın en çok mücadele ettiği hastalıklar bunlar.

 

ADÜ kalp hastalıklarının tedavisi konusunda ne durumda?

Biz çok iyi durumda olduğumuzu düşünüyoruz. İnsanların teveccühünün de bu yönde olduğunu biliyoruz. Hastaları muayene edip tedavi önerisinde bulunduğumuzda her daim onlara her merkeze başvuracaklarını söylüyoruz ama görüyoruz ki bize yüksek derecede itimat ediyorlar. Bu da bizim iyi olduğumuzun bir göstergesi diye düşünüyorum.

Son söz olarak ne söylemek istersiniz?

Hastanemizde görevli  iki hemşire hanımın babasına baktım geçen hafta. İkisinin de hiçbir şikayeti yoktu. İkisinin de ana damarında tıkanıklık çıktı. Birinin stentle tedavisi yapıldı diğerinin de by-pass ile. Demek istediğim şu: Kalp sağlığınızı önemseyin, rutin kontrollerinizi yaptırın ve gittiğiniz her kalp  doktoruna “Benim koroner kalp damarlarım nasıl” sorusunu sorun. Çünkü yaşam bu sorunun cevabında saklı olabilir. Belli bir yaşın üstünde (erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaş) kardiyovasküler risk faktörü taşıyan herkesin koroner kalp damarlarıyla ilgili bu sorunun yanıtını araması gerekiyor. Kalbin diğer organlardan farkı, yaşamsal olması. Ani kalp ölümü olduğu için kalp sağlığımızı A’dan Z’ye yaptırmak zorundayız.Hem de çok geç kalmadan hemen şimdi.

Haber: Filiz Özdemir

 

 

 

 

Editör: TE Bilişim