"Bu seçim diğerlerinden çok farklı..." diye başlayan, "Bu seçim asla diğerleri gibi değil. Bu bir milattır..." diye devam eden, sürekli gaz veren, sürekli aklımız ile dalga geçen, hedef gösterip, hedef şaşırtan siyaset erkinin mücadelesine hazırız.
Zaman zaman hayretle birbirimize bakmaya, "Bu kadar da olmaz demeye" ama "olsun yahu, biraz da o çarpıtsın" diyerek kabullenmeye dünden razıyız.
Neyi seçeceğiz belli... Ancak kimi seçeceğimize liderler karar verecek.
Yanlış anlamayın liderleri seçen de partilileri ama onların dönüp de "Kıymetli partililerim, beni sizler seçtiniz. Adaylarımızı da ön seçim yaparak siz belirleyin" diye bir çaba içine girmesini beklemek de nafile...
Aydın'da öyle bir seçim havası var ki dillere destan.
CHP'nin Aydın Büyükşehir Belediye Başkan adayı Özlem Çerçioğlu dışında hiç bir partinin büyükşehir belediyesine adaylığı yok. MHP'nin adayı Ümmet Akın ittifak kurbanı olunca sanırım kimse kalmadı.
Ak Parti Aydın Milletvekilleri kendi yerlerini korumak adına sus pus olmuş durumda. Özlem Çerçioğlu için nasıl bir karalama çalışması yapalım dışında yaptıkları bir şey yok. AYBA üzerinden gidelim dediler golü kendilerine attılar. Su faturası üzerinden gidelim dediler ikinci golü yediler. Ne yaptılar ne ettiler kendi kalesine gol atmaktan yorulmayan Ak Parti milletvekilleri var bu Aydın'da. Efeler belediyesine bakınca aday kaynıyor maşallah ama kimse çıkıp ben adayım demiyor. CHP den aday olan Fatih Atay dışında orada da kimse ben adayım demiyor. Ya gerçekten aday yok yada adaylık açıklaması yapan.
Türkiye'de tek adamlığı, iktidarın her şeye tek başına karar vermesini absürt bulan, bu duruma diktatör diyenlerin dahi aday olabilmek, aday yapılmak istenenlere yol açabilmek isteği ile kendi tek adamlarını yarattıkları günümüzde bazı olaylar var ki fıkra gibi geliyor.
***
Fıkra demişken hatırlayalım.
Geçmiş Türkiye'de mizah her alanda yaygındı. Bundan 30 sene önce sırf mizah yaptı diye kimsenin dava edilmediği, tazminata mahkum edilip, hapse konmadığı günlerden bir gün iktidar partisinin kuruluş yıldönümü törenleri sırasında bir ihtiyar taşıdığı pankartla ilgi çekmiş. Pankartta şöyle yazıyormuş: “Çocukluğumuzu bize bağışlayan başbakanımıza teşekkürler!” Korumalar, hemen adamı yakalar ve sorguya çekerler:
- Sen kiminle alay ediyorsun? Sen çocukken başbakan henüz doğmamıştı bile!
Adam da taşı gediğine oturtur:
- İşte onun için teşekkür ediyorum ya!
***
Aristotales "Yasalara uymamak, onu kendi çıkarlarına göre kullanmak ve dolaysıyla bu şekilde bir eşitsizlik yaratmak adaletsizlik, yasalara uygun davranmak ve eşitliği bozmamak ise adalettir” demiş. Günümüz Türkiyesi'nde acaba buna kaçımız uyuyor. Daha açık sorayım. Ülkeyi yönetenler uyguluyor mu? Yasalara gerçekten biat ediyorlar mı?
Her seçim döneminde sahte oyları, seçmen olmadığı halde oy kullananları, ülkenin kaderi ile oynayacak kadar seçim sonuçlarına müdahale edildiğini söyleyen, sonrasında sus pus bekleşen siyaset ehlinin yaklaşan seçimlere yönelik iştahını görünce "Biz neyi oylayacağız?" diye sorası geliyor insanın.
Daha bir kaç ay önce yapılan milletvekilliği seçimlerinde parlamentoya giren, sonrasında il hatta ilçe belediye başkanlıklarına talip olan isimlerin çokluğuna bakınca "Madem milletvekilliğini bırakacaktınız? Başkalarının hakkını yiyerek milletvekili olmak sizi mutlu etti mi?" diye sorasım geliyor.
Öyle ya... Bu da bir adaletsizlik değil mi?
Adalet demişken...
Adalet diye yürüyenler şimdilerde aradıkları adaleti dağıtırken, gerçekten adil olacaklar mı?
Bekleyip göreceğiz.
Kalın sağlıcakla...
M. Cemil Ağırbaşer